10 Şubat 2024

Sevgililer Günü'nde gelen mutlu birliktelik

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır ziyareti son yıllardaki en kritik ziyaretlerinden biri olacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz 22 Kasım'da, Cezayir seyahatinden dönüşte uçaktaki gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, "kısa zamanda Mısır'a bir ziyaret düzenleyebileceğini" söyledi. Hafta sonunda da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, özel bir televizyon kanalına verdiği mülakatta, bu ziyareti teyit etti. Ziyaretin Sevgililer Günü'ne rastlayan 14 Şubat'ta gerçekleştirilmesi bekleniyor. Bunca yıl bekledikten sonra sanki başka gün kalmamış gibi hangi amaçla ziyaret için Sevgililer Günü tercih edilmiş anlamak mümkün değil. Herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan, ev sahibine Sevgililer Günü'ne özel kalp şeklinde yapılmış bir kutu çikolata hediye götürmeyi ihmal etmez.14 Şubat'a çok kısa bir süre kalmış olmasına rağmen ziyaretle ilgili ne bir resmi açıklama yapıldı, ne de yetkililerce bir tarih telaffuz ediliyor. Muhtemelen ne olur, e olmaz diye ikinci bir Putin kazası yaşanmaması için ziyaretin tüm detayları ortaya çıkmadan son ana kadar tarihin resmen açıklanması istenmiyor.

Bu ziyaret gerçekleştiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıl aradan sonra ilk kez Mısır'a resmi bir ziyarette bulunmuş olacak. Erdoğan 17-18 Kasım 2012 tarihlerindeki son ziyaretinde karşısında kucaklarını açmış bekleyen Mısır'ın seçimle işbaşına gelmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi vardı. Bu kere katil olarak nitelendirip, aynı masaya oturarak darbecileri meşrulaştırmam diye BM Genel Sekreteri'nin yemeğine katılmadığı Abdülfettah Es Sisi'nin konuğu olacak.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi  - Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan (Riyad) 

Türkiye-Mısır ilişkileri, Türk-Yunan ilişkilerini andırıyor

Son dönemlerde Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler bir parça Türk-Yunan ilişkilerine benzemeye başladı. İnişli çıkışlı bir seyir izleyen bir nevi aşk/nefret ilişkisi. Mısırlılar da Yunanlılar gibi yaklaşık 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış. Yurt dışında Türk diplomatlarının Batı'dan en iyi arkadaşlık edebildikleri Yunanlı diplomatlar ise, Arap aleminden de Mısırlılardır. Ancak toplantı salonuna girildiğinde Yunanlılar nasıl olur da Türkiye'ye bir kazık atarım diye kafa yorarsa, Mısırlılar da Türkiye'nin temsil edilmediği Araplar arası toplantılarda hep altımızı oymaya çalışırlar. Her iki ülkede de yaygın bir Türkiye kıskançlığı vardır. Yunanistan Türkiye'yi Avrupa'dan, Mısır da Orta Doğu'dan uzak tutmak ister. Bu bakımdan Sisi'nin Mısır'ı ile Mitsotakis'in Yunanistan'ının Akdeniz'de Türkiye'ye karşı oluşturdukları ittifak hiç şaşırtıcı değil.

Erdoğan'ın en zor ziyareti

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır ziyareti son yıllardaki en kritik ziyaretlerinden biri olacak. Gerek Erdoğan, gerek Sisi için bu ziyaret aynı zamanda iç politika açısından da önem taşıyor. 2012 yılındaki ziyaret sırasında Erdoğan Mısır sokaklarında büyük sevgi gösterileriyle karşılandı. Kahire Üniversitesindeki konuşmasında adeta yer yerinden oynadı. Benzer tabloların tekrar yaşanması Sisi'yi ister istemez rahatsız edecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Mısır ziyaretine mutlaka bir Filistin boyutu katmak isteyecektir. İsrail Erdoğan'ın Gazze'ye girmesine izin vermeyeceğine göre, artık Rafah kapısında bir fotoğraf mı çektirilir, başka bir yol mu izlenir?... Herhalde iletişimciler bir formül bulmak için harıl harıl çalışıyorlardır.

Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin normalleşme süreci

Aslında Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinin bizim bildiğimiz en az üç yıllık bir geçmişi var. İlk kez 3 Mart 2021 tarihinde zamanın Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bloomberg televizyonuna verdiği bir mülakatında, Mısır'ın Arap dünyasındaki önemini vurgulayan olumlu ifadeler kullanmıştı. Bilahare önce istihbarat servisleri arasında temaslar başladı. Sonra Dışişleri Bakan Yardımcıları, ardından da Dışişleri Bakanları bir araya geldiler. Erdoğan ile Sisi geçen yıl Katar'daki Dünya Futbol Şampiyonası vesilesiyle el sıkışarak medyaya poz verdiler. Geçtiğimiz Eylül ayı başında da Yeni Delhi'deki G-20 Zirvesi sırasında ilk kez ikili bir görüşme yaptılar.

Mısır'ın önemi

Mısır, Arap dünyasının kalbi ve beyni sayılır. Orta Doğu'daki dengelerin körfez bacağı suudi Arabistan, Afrika ayağı da Mısır üzerine kuruludur. Başta Ürdün olmak üzere, Arapların çoğu bir adım atmadan önce Mısır'ın gözünün içine bakarlar. Filistin sorununda etkin bir rol oynayabilmek için sadece Hamas'la dost olmak yetmiyor. Mısır ile ilişkiler düzelmeden Türkiye'nin Arap alemiyle ilişkilerinin normalleştirilmesi süreci tamamlanmış olamaz. Mısır, Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'deki hayati çıkarları için de önemli.

Umarım sevgililer gününde yapılacak bu ziyaret, Türkiye ile Mısır arasında mutlu ve kalıcı bir birlikteliğe vesile olur.

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.

Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Nerede kaldı Avrupa Birliği’nin ortak dış ve güvenlik politikası?

Bugün gelinen noktada AB’nin ortak bir dış politikasından bahsetmek mümkün değil. Kıbrıs ve Yunanistan’la ilişkiler babında Türkiye’yi kınamak haricinde hiçbir konuda ortak politikalar üretilemiyor. İsrail’in Gazze’deki katliamları, Suriye, Ukrayna gibi Avrupa güvenliğini doğrudan ilgilendiren sorunlarda sessiz kalıyorlar. Esasen uzun bir süredir can çekişmekte olan ortak dış ve güvenlik politikasına 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralan Orban’ın Macaristan’ı son noktayı koydu

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

Kadınların fendi Netanyahu’yu yendi

Kamuoyunda “Lahey’i basma yasası” olarak da bilinen “Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası”, (ASPA) ayrıca Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD’nin her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümler içeriyor. Trump yönetimi devraldığında hasbelkader bir Amerikan askeri UCM’lik olursa, maazallah, Trump bu yasaya dayanarak Lahey’i “cehenneme çevirmeye” kalkışabilir

"
"